Gastroözofageal Reflü (GÖRH) veya mide fıtığında mide içerisindeki asit veya gıda artıkları yemek borusuna geri gelmekte ve tahrişe neden olmaktadır. Hastaların %9′ unda göğüs arka kısımda yanma, ses kısıklığı (%78), astım (%82), kalp krizini taklit edebilen göğüs ağrısı (%50) ve ağza acı su gelmesi şikayetleri vardır.
Reflüde tedavi:
Günlük hayatta kısa süreli oluşan şikayetleri genelde yaşam kalitesini çok etkilemez. Ancak reflü hastalığı çoğunlukla uzun süre ilaç kullanılmasını gerektiren, yaşam kalitesini bozan, genç populasyonu da ilgilendiren kronik bir hastalıktır. Tedavisinde proton pompa inhibitörleri (PPİ), H2 reseptör blokerleri, prokinetik ajanlar ve antiasitler kullanılmaktadır. Çoğu hastada medikal tedaviyle şikayetlerin kontrol altına alınması sağlanır. Medikal tedavinin hayat boyu devam ettirilecek olması özellikle yaşam beklentisi fazla olan genç hasta grubunda hem tedaviye uyumu zorlaştırmakta hem de maliyeti oldukça artırmaktadır. Ayrıca uzun süreli şikayetlerde yemek borusunda darlık (striktür) ve kanser gelişimi (Barrett özofagus) olabileceğinden ameliyat edilmelidirler.
Reflüde Ameliyat:
Modern teknolojik gelişmelerle artık kapalı (laparoskopik) ameliyatları daha sık uyguluyoruz. Ameliyat sonrası kapalı (laparoskopik) yöntem uygulanan hastalarda daha kısa hastanede yatış süresi, daha az ameliyat ağrısı, daha yüksek yaşam kalitesi ve erken dönemde işe başlama sağlanabilmektedir. Cerrahi komplikasyonlar ve başarısız cerrahi girişimler göz ardı edildiğinde uzun vadede antireflü cerrahi GÖRH tedavisinde medikal tedaviye oranla maliyet açısından daha uygundur. Ameliyat sonrası dönemde mideye yönelik ilaç kullanılma ihtiyacı azalmaktadır. İlk reflü ameliyatı Nissen tarafından 1956 yılında yapılmış, 1991 yılından beri de laparoskopik yöntemle ameliyatlar devam etmiştir. Toupet tekniği, Dor tekniği gibi parsiyel (kısmi) fundoplikasyonlarda yapılsa da asit reflüsünün önlenmesinde en başarılı nissen fundoplikasyonu ve hiatusun onarılması bulunmuştur. Mutlaka ameliyatta hiatusun onarılması önerilmekte, %80 nüksün önlenebileceği belirtilmektedir. Nüks olgularda bu bölgede greft kullanılabilmektedir. Ameliyattan sonra yutma güçlüğünün önlenmesi için geniş çaplı buji kullanılması yararlı olmaktadır.
Reflüde Ameliyat Sonrası:
Ameliyat başarısı ortalama %90 lar seviyesindedir. Uzun dönem sonunda da laparoskopik reflü ameliyatlarının medikal tedaviyle yaşam kalitesi ve semptomlar açısından karşılaştırdıklarında daha üstün olduğunu bulmuşlardır. Ameliyat sonrası dönemde en sık yutkunmada takılma hissi (%6) görülmektedir. Ancak bu durum ameliyat yerinde ödeme bağlı olur, kısa sürede geçmektedir. Ameliyat sonrası ishal, geğirememe, karında şişkinlik görülebilir.
Reflü ameliyatı Olmalı mıyım?
Reflü hastalarında ameliyat öncesi uygun değerlendirme ve hazırlık yapıldıktan sonra tıbbi gereklilik varsa tecrübeli ellerde, uygun cerrahi donanım kullanılarak, kapalı ameliyatlar ile etkin tedavi sağlanacağı unutulmamalıdır.